Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Yozgat’ta Çapanoğlu Büyük Cami’de irat ettiği, “Bizi biz yapan bedellere sahip çıkalım” bahisli cuma hutbesinde, İslam’ın amacının Kur’an ve sünnet çerçevesinde bir Müslüman kimliği inşa etmek olduğunu söyledi.
Bu kimliği inşa ederken de İslam’ın temel ölçüsünün Allah Resulü ile hayat bulan ahlaki unsurlar olduğunu söz eden Erbaş, bu prensiplerle İslam kültür ve medeniyetinin beden bulduğunu anlattı. Adabımuaşeret kurallarının varlıkları manalı kıldığını vurgulayan Erbaş, şöyle devam etti:
MÜSLÜMAN KİMLİĞİNİ OLUŞTURAN EN BÜYÜK DEĞER
“Dinimiz, bizi biz yapan bu kozmik pahalara sahip çıkmayı, öz benliğimizden uzaklaştıracak her türlü kelam ve davranıştan kaçınmayı emreder. Müslüman kimliğini oluşturan en ulu bedel, yaratılış gayemizi hatırlatan, sorumluluklarımızı öğreten ve bizlere şahsiyet kazandıran imandır. Rabbimizin isteğini kazandıran ibadetler, huzur ve mutluluğun kaynağı hoş ahlaktır. Allah Resulü sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed’in sözüyle ‘Ben hoş ahlakı tamamlamak için gönderildim.’ buyurmakta ve bütün insanlığı en hoş ahlaka davet etmektedir.”
Erbaş, Müslümanların kulluktan toplumsal hayata, giysi kuşamdan yeme içmeye kadar her alanda bu kıymetlere sahip çıktığında inançlarını ve kültürlerini koruma edebildiğini, çağ kapatıp çağ açan medeniyetler kurduklarını, ilim ve bilimde, kültür, sanat ve edebiyatta bütün insanlara başkan ve örnek olduklarını anımsattı.
Müslümanların ne vakit kendi inanç ve bedellerinden uzaklaşıp yabancı kültürlerin tesiri altına girmişlerse o vakit kimlik ve aidiyetlerini kaybettiklerine dikkati çeken Erbaş, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Kimliğini koruma eden Müslüman’dan beklenen, İslam’ın şiarına yani İslam’ın sembol ve nişanelerine hürmet duyması ve onları muhafazasıdır. Tevhidin sembolü Kabe, ümmet olma şuurunun tazelendiği hac, teslimiyetin simgesi kurban, birlik ve beraberliğimizin nişanesi mescitler, şehadetleri dinin temeli olan ezan-ı Muhammedi, kulluğun doruğu namaz bizi biz yapan İslam’ın şiarlarındandır. Cenabıhak, ‘Kim Allah’a ilişkin nişanelere saygılı davranırsa bu, kalplerin takvalı olmasındandır.’ buyurmuş, bu sembol ve nişaneleri koruma etmenin takvamızın bir gereği olduğunu haber vermiştir.
HARAMDIR, GÜNAHTIR
Ahlaki pahaların, örf ve adetlerin bozulmaya başladığı, kültürel yabancılaşmanın süratle arttığı bir devirde yaşıyoruz maalesef. Bu kültürel yozlaşmalardan biri de yılbaşı kutlamalarıdır. Oysa yılbaşı ismi altında yapılan eğlencelerin, bu eğlencelerde yer alan sembolik figürlerin, çam ağaçlarının kesilmesinin tarihimizle, kültürümüzle, inancımızla, medeniyetimizle hiçbir ilgisi yoktur. Aziz dinimiz İslam, bütün kötülüklerin anası olan alkolü, ocakları söndüren, cinayetlerin işlenmesine sebep olan kumarı, alkollü içecekleri haram kılmıştır. Kumarın farklı bir çeşidi olan piyango, toto, loto ve bütün baht oyunları da dinimizce haramdır, günahtır.”
Erbaş, toplumların bedelleriyle bilindiğini ve onlarla anıldığını, kıymetleriyle yaşadığını ve onlarla ayakta durduğunu vurguladı.
Hazreti Muhammed’in bu konuda ümmetini uyardığına dikkati çeken Erbaş, şunları kaydetti:
“Peygamber Efendimiz, ‘Kim bir kavme benzeriyse o da onlardandır.’ buyuruyor. Öyleyse bizi biz yapan, bizi ayakta tutan ve en güçlü sığınağımız olan kıymetlerimize sıkı sıkıya sarılalım. İnancımız, tarihimiz ve kültürümüzle bağdaşmayan batıl örf, adet ve gelenekleri hayatımıza yansıtmayalım. İnancımızın ve karakterimizin formlandığı ailemizi, göz aydınlığı çocuklarımızı, milletimizin umudu gençlerimizi ulusal ve manevi değerlerimizle buluşturalım. Yabancı kültürlerin esiri olmamaları için daima birlikte çaba gösterelim. Unutmayalım ki hiçbir millet bir öteki toplumun kıymetleriyle yükselemez. Kültürüne yabancılaşan bir toplum medeniyet inşa edemez. Tarihini bilmeyenler geleceklerini sağlam bir yere oturtamaz. Hutbemi, Aziz Rabbimizin şu ayetiyle bitiriyorum, ‘Sizin dostunuz fakat Allah’tır, Resulüdür ve Allah’ın buyruklarına boyun eğerek namazı kılan, zekatı veren müminlerdir’.” (AA)